jam 1
f. (--med, --ming) 1. tıkmak, sıkıştırmak. 2. hıncahınç doldurmak; tıkmak: They are going to jam all of us into that small room. Hepimizi o küçük odaya tıkacaklar. 3. sıkışmak, kilitlenmek, kenetlenmek; sıkıştırmak, kilitlemek, kenetlemek: The paper keeps jamming between the rollers. Kâğıt ha bire merdanelerin arasına sıkışıyor. I jammed my finger in the door. Parmağımı kapıya sıkıştırdım. 4. radyo parazit yapmak, yayını bozmak. i. 1. tıkanıklık, sıkışıklık. 2. kalabalık, izdiham, yığılışma. 3. sıkışma, kilitlenme, kenetlenme. 4. k. dili zor durum. 5. radyo parazit.